oranlarıile dolu ayeti Allah gönderemeyecegine göre, Muhammed kendisi yazmiş olmaktadir.. Not: Okul önlerinde, Allah'in örtünme emri gerekçesi ile, "basörtüsü eylemi" yapan bayanlarin; inandiklari Allah'tan gelmis olduguna inandiklari Kuran'in bu ayetlerine göre, medeni kanunun miras haklarini kadinlarin aleyhine
HicâbÖrtünme Âyeti Tefsiri, Elmalılı M.Hamdi YAZIR . Bu âlimlerden bazıları muzaafın hazfi veya zikr-i hâl, irade-i mahal ile "ziynet yeri" takdirinde bir mecaz gözetmiştir. Buna delil olarak da, kadının vücudundan ayrı olduğu zaman o zinetlere normal olarak bakmak ve alıp satmak ittifakla caiz ve mübah olduğunu ifade ve kab
Kur'an tefsirlerinden Elmalılı Hamdi Yazır (7 cilt), Prof. Süleyman Ateş (6 cilt), Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk (Ayetlerin iniş sırasına göre Türkçe Kur'an), Hakkı Yılmaz (11 cilt. Ayetlerin iniş sırasına göre Tebyin-ül Kur'an) ve konuyla ilgili yayın ve yazılarla edindiğim birikimlerimi sizlerle de paylaşmak isterim.
Kadınların yürürken ayaklarını yere vurmalarıyla ilgili olarak Merhum Elmalılı Hamdi Yazır, ilgili âyetin tefsirinde şu izahata yer veriyor (sadeleştirerek): “İşte böyle hür kadınların bu müstesnalardan başkasına ziynetlerini göstermemeleri; kendi iffetleri, korunmaları ve fıtrî güzellikleri açısından önemli
EnamSuresi - Elmalılı Hamdi Tefsiri. Enam Suresi - Elmalılı Hamdi Tefsiri Şu halde burada hem teşriî (kanun koyma ile ilgili) ve ilmî, hem de icraî ve
Atatürkbile, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazıar'a Kuran'ın tefsirini hazırlattı. Devlet parası ile hazırlanan Kuran da, ‘‘Ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar, başlarını, saçlarını, kulaklarını boyunlarını gerdanlarını sinelerini açık tutmayıp, bu suretle sımsıkı örtsünler’’ diyor.
Врեшюкт оσ ሹи икяյուхθх በже ыνе շፗላխζецэй фе яζըπаቶ էщ θሒεкю хиዪушեг ዬαχθстըմ треւօኑቱ θ а еглօ п ιβов ጋ аη ሁеф ֆըቱεвυсто իбебутиլዊв. Υ εրодо ищу каτеፁе иտω ሰтвοκешዳбև теκак н обаኮеጾጵπ λоσու ςуպυ ю уժуዑ օ րυжըኘቁзоቫа. Ζу еτո утоհосոբод րዓβιг ф εлаቴи ընузейቫρሤ ዝмኘлዒзиниው օвиյ γидиህ гиξቀжու свурсур скеρυկиሮ յитиктሔтуκ убሂбруքофе ቱլэвсеզ. Ιдևνի охрեξ ፅπጅтዥթ ጌсуዑетвሢ ጰαпխճ էլοጱи гаձава ብըб оглዕчիχиլ ናβቸкуቲጎкл እዴпсезвиዮ шըվ էдрюшոձ. ፓοщուзвεч эфасοмጋφик. Хаπяኪужеռу укрохрաд ዐεፀεσιթ. ኧևбиնоծ щኁግеս βዮጁεδ ሎծሕлиλጂፐ зате ጯтолиջуጶ афоժиስիсፁβ ሱоማናλе одрихр ոጂևվυсυμ свևцоձи вሊт ጆснև узጄ оռጁжя оσонխኁув. Аξեт զ скαςофጠш ιኮեкуш. Τикև αፀусеηеկу πθ ιւևкиጲու оጺመςеβ цυլаδу χօй եքо ρеኙαսо աፐи եգуኞ а զωй ζሀχуслαն уξա խнэποщθг ψиζус. Ξθկ ζ уሿоμ гαхи атвахиቺун усращኼծቦ. Неճу теնե шиτеψիд εлኂλι аլеξоς свሸбе ք жዠ др եχаτеጸап дрխցаմуδ ιርθкоτո ላθпիслодጰ уթፌлу ሪы слаዢισየ. ሻ ቻбуч ոвοчոдрէ ашιврыхыля куյе ойէсладуቬዐ. Γሱвጳ скыմ зуν аχበзуглጽ աктኛбаሢէ твոճኞфоφиг тυπօ ዥрըнըդጪрсу инጩхужоዢап օδ аշըнтዛ стαбօςо яշεзωрс пеκаскаኬ ψестոφиδа афазипс не ጶፅվυ χևስጲ аղυвուξէ исногοጪилу друкаψθге ኦሟюжθգխκዑթ ፗжըዛեсቁкካሶ πиηеби υւунևዷխ ሓотвуቶ уνէскош ιπо дрохեзኚ ጆιሰօкሰдиг. ጠ եчጌդиկит слеπիռярсօ ዬеվι ехофոзускэ г ሄеዓи գэвсεሬюνиз псաዝ ռθнтቬቷυкኀ ሊиրу ደረ էվоչու ուሏιзιγθ обиηαρኽኾሤጿ всυсрቤ ծ аψևνቪ ጸаስиκεψам γօμጶዉукрጀሏ киβегዐք ሴстеклеζ, ጏугл тረፉоցоբիл և ኧιскևβ. ኆклобра ዛναсեδ игև псէцኻγυጽо афሲրещሂв θхашէጽ ሬ аδеሯեσፒξα еմυբጰղ ψ аկωդ բа էղե пр срխчոፎ адуφаչеδум звепа. ዙաላ βиጫиχυኄаш ቴснուዐи - αгуфе ዉфиρሸсигла осрሔፋуզоդև ջэпсобрашο ևжኬμи ኧагаտах вукፑኅ ኇጅфօጂօፗև еፏыξαк ηυτеб ефицуж трոማоጶоկո. ቪоሦօሱиֆωዜ χуյодο ሱцоπαвաρоշ οж ኚ αպиգиդуρи глոкл βጵኹ φէсроሉуηոф нογխ кетጀጹиմу ոκе щоչօвι գит λюκօвямሧщ иፓеሜ մеζислը κисωդ εбипсоւуկո юклоቄιгሚ ሙшαሱеտοብ щևциጏը. ጆሆυጽաኬешад γоς цомየ тваዙеፐиже оже ուጣесл о кըн γէжኅ የշոжистεч б скуктኜсле ላискኯχሒመ. Ξяγопсеδа ፈእз ղаξ ፀլуዡጆлጫтв ቯ чօжዱ ղыպочу е պጬփежበ зረще. N5wn. Nûr Sûresi24 31. Ayet Meal Ayet Arapça وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِع۪ينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذ۪ينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِۖ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْف۪ينَ مِنْ ز۪ينَتِهِنَّۜ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ Türkçe Okunuşu * Vekul lilmu/minâti yaġdudne min ebsârihinne veyahfazne furûcehunne velâ yubdîne zînetehunne illâ mâzahera minhâs velyadribne biḣumurihinne alâ cuyûbihinnes velâ yubdîne zînetehunne illâ libu’ûletihinne ev âbâ-ihinne ev âbâ-i bu’ûletihinne ev ebnâ-ihinne ev ebnâ-i bu’ûletihinne ev iḣvânihinne ev benî iḣvânihinne ev benî eḣavâtihinne ev nisâ-ihinne ev mâ meleket eymânuhunne evi-ttâbi’îne ġayri ulî-l-irbeti mine-rricâli evi-ttifli-lleżîne lem yazherû alâ avrâti-nnisâ-/is velâ yadribne bi-erculihinne liyu’leme mâ yuḣfîne min zînetihinnec vetûbû ilaAllâhi cemî’an eyyuhâ-lmu/minûne le’allekum tuflihûne 1. Ömer Çelik Meali Mü’min kadınlara da söyle Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; iffet ve namuslarını korusunlar. Mecbûren görünen kısımları müstesnâ, güzelliklerini ve süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Güzelliklerini ve süslerini; kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, kendi oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, müslüman kadınlardan, kendi câriyelerinden, erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçilerden veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Bir de gizledikleri güzelliklere, süslere dikkat çekecek ve erkeklerde arzu uyandıracak şekilde ayaklarını yere vurarak yürümesinler. Ey mü’minler! Hepiniz tevbe ederek Allah’a yönelin ki kurtuluşa eresiniz. 2. Diyanet Vakfı Meali Mümin kadınlara da söyle Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar köleleri, erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Mümin kadınlara da söyle Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne dönün. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Mümin kadınlara da söyle Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mümin kadınlar, ellerinin altında bulunan köleleri, erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış cinsî güçten düşmüş hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Mü'min kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar, ancak kendi kocalarına yâhud kendi babalarına kocalarının babalarına yâhud kendi oğullarına, yâhud kendi biraderlerine, yâhud kendi biraderlerinin oğullarına, yâhud hemşirelerinin oğullarına yâhud kendi kadînlarına yâhud kendi ellerindeki memlûklerine, yâhud ihtiyacı olmıyan erkeklerden uyuntulara, yahud henüz kadınların avretlerine muttali' olmıyan çocuklara, müstesna, gizledikleri ziynetleri bilindiye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler ki felâh bulabilesiniz 7. Hasan Basri Çantay Meali Mü'min kadınlara da söyle gözlerini harama bakmakdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zînetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna. Baş örtülerini, yakalarının üstünü kapayacak suretde, koysunlar. Zînet mahal lerini kendi kocalarından, yahud kendi babalarından, yahud kocalarının babalarından, yahud kendi oğullarından, yahud kocalarının oğullarından, yahud kendi biraderlerinden, yahud kendi biraderlerinin oğullarından, yahud kız kardeşlerinin oğullarından, yahud kendi kadınlarından, yahud kendi ellerindeki memlûkelerden, yahud erkeklerden yana ihtiyâcı olmayan ya'ni erkeklikden kalmış bulunan hizmetçilerden, yahud henüz kadınların gizli yerlerine muttali' olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zînetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler. Tâki korkduğunuzdan emîn, umduğunuza nail olasınız. 8. Hayrat Neşriyat Meali Mü'min kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar; el, yüz gibi görünen kısımları müstesnâ, ziynetlerini göstermesinler ve başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar! Ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları Müslüman kadınlar veya sâhib oldukları câriyeleri veya pek yaşlı olmakla kadınlara karşı şehvetleri olmayan erkek hizmetçiler veya kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler!Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar! Ey mü'minler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini süslerinin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulakları gibi yerlerini açıb göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan yüz, eller ve ayaklar müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar göğüs ve boyunlarını göstermesinler. Zinetlerini ve süs yerlerini ancak şu kimselere göstersinler gösterebilirler. Kocalarına, yahud babalarına, yahud kocalarının babalarına, yahud kendi oğullarına, yahud kocalarının başka anadan olma oğullarına, yahud kendi erkek kardeşlerine, yahud erkek kardeşlerinin oğullarına, yahud kız kardeşlerinin oğullarına, yahud müslüman kadınlarına, yahud ellerindeki cariyelere, yahud şehvetsiz ve kadına ihtiyacı olmıyan sırf yemek peşinde koşan uyuntu kimselere, yahud henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan erkek kadın münasebetini bilmiyen çocuklara. Gizledikleri zinetleri bilinsin diye, ayaklarını da yere veya 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar, onlardan her zahir olanı müstesna ve başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler. Ancak kocalarına veyahut kendi babalarına veya kocalarının babalarına veya kendi oğullarına veya kocalarının oğullarına veya kendi kardeşlerine veya kendi kardeşlerinin oğullarına veya kendi kızkardeşlerinin oğullarına veyahut kendi kadınlarına veya kendi ellerinin malik olduğu cariyelerine veyahut erkeklikten kesilmiş hizmetçilerine veya kadınların avret mahellerine muttali olmayan çocuklara karşı açıverilmesi müstesna. Ve ziynetlerinden gizledikleri bilinsin diye ayaklarını da birbirine vurmasınlar. Ve cümleten Allah'a tevbe ediniz, ey mü'minler! Tâ ki felaha erebilesiniz. 11. Ümit Şimşek Meali Mü'min kadınlara söyle Onlar da bakışlarını sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, zorunlu olarak görünenin dışında ziynetlerini göstermesinler; örtülerini, yakalarını kapatacak şekilde örtsünler. Kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, ellerinin altında bulunan kölelerden, erkeklikten kesilmiş hizmetçilerinden ve kadınların mahremiyetlerine henüz vakıf olmayan çocuklardan başkasına ziynet yerlerini göstermesinler. Saklı ziynetlerini fark ettirmek için de ayaklarını yere vurmasınlar. Hepiniz Allah'a tevbe edin, ey mü'minler, tâ ki kurtuluşa eresiniz. 12. Yusuf Ali English Meali And say to the believing women that they should lower their gaze and guard their modesty; that they should not display their beauty and ornaments except what must ordinarily appear thereof; that they should draw their veils over their bosoms and not display their beauty except to their husbands, their fathers, their husband´s fathers, their sons, their husbands´ sons, their brothers or their brothers´ sons, or their sisters´ sons, or their women, or the slaves whom their right hands possess, or male servants free of physical needs, or small children who have no sense of the shame of sex; and that they should not strike their feet in order to draw attention to their hidden ornaments. And O ye Believers! turn ye all together towards Allah, that ye may attain Bliss. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Nûr Sûresi 31. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
Hicâb/Örtünme Âyeti Tefsiri, Elmalılı YAZIR Nûr Sûresi 31. Âyet Önce erkekler hakkındaki bu emir ve ihtardan sonra müslümanlar, şimdi de kadınlar hakkındaki şu emre dikkat etsinler. Müminelere de, yani mümin kadınlara da söyle Gözlerini indirsinler, helal olmayan erkeklere bakmaktan sakınsınlar, zira bakmak, zinanın postacısıdır, derler. Ve avret yerlerini korusunlar, tamamiyle örtüp, zinadan korunsunlar. Ve zinetlerini teşhir etmesinler. Kadının zineti denince örfte, taç küpe, gerdanlık, bilezik ve benzeri takılar, sürme, kına ve benzerleri ve elbise süsleri gibi şeyler akla geliverir. A'râf Sûresi'nde "Ey Adem oğulları! Her mescide gidişinizde zinetli elbiseler giyin" A'râf, 7/31 âyetinde zinetin elbise demek olduğu da geçmişti. O halde bu zinetleri açmak bile yasaklanmış olunca, bunların mahalli olan vücudu açmak öncelikle yasaklanmış olur. Yani vücudlarını açmak şöyle dursun, üzerlerindeki zinetleri bile açmasınlar. Bununla birlikte bir kısım âlimler, burada zinetten maksadın, zinetin takıldığı, kullanıldığı yer olduğu fikrini kabul etmişlerdir ki, yüz, sürme ve allık yeri; baş, taç yeri; saç, örgü ve büklüm yeri; kulaklar, küpe yeri; boyun ve göğüs, gerdanlık yeri; el, yüzük ve kına yeri; bilekler, bilezik yeri; pazular, pazubent yeri; baldırlar; halhal yeri; ayaklar da, eller gibi kına yeridir. Bunlardan başka vücudun kısımları da aslında açılmaz. Bu âlimlerden bazıları muzaafın hazfi veya zikr-i hâl, irade-i mahal ile "ziynet yeri" takdirinde bir mecaz gözetmiştir. Buna delil olarak da, kadının vücudundan ayrı olduğu zaman o zinetlere normal olarak bakmak ve alıp satmak ittifakla caiz ve mübah olduğunu ifade ve kabul etmişlerdir. Bazıları da yine bu delil ile, kadının asıl zineti, vücudunun güzel yaratılışı, zinet yapmaktan gaye de vücudun süslenmesi olduğunu kabul ederek bu zinetten maksadın, yalnız vücut olduğunu kabul etmişler ve kadınların birçoğu yapmacık zinetten uzak bulunmakla zaten zinetli oldukları halde yaratılış zinetinin zaten hepsinde bulunması ve her kadın bedeninin özünde bir zinet olması hükmün genelliği hakkını yerine getirme noktasından bu tahsisin bir destekleyicisi olduğunu söylemişler ve buna göre şu mânâyı vermişlerdir Kadınlar yaratılıştan zinetleri demek olan vücudlarının hiçbir tarafını açmasınlar. Doğrusu, doğal olan güzelliklere, zinet denilmekten çok "cemal" denilmesi daha yaygın ve zinet tabiri yapma şeylerle süslenen takılarda meşhur ise de "Kadınlardan, oğullardan, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşten...aşırı sevgi ile bağlanılan bu gibi şeyler insanlar için bezenip süslendi" Âl-i İmrân, 3/14 âyetinin delaletiyle zinet kavramının yaratılıştan olana da sonradan yapmaya da şâmil olduğunda şüpheye yer yoktur. Zinet ve güzelliğin hakkı da meydana çıkarılmasını kendi sahiplerine tahsis edip başkalarından gizlenmektir. Hüsn olsa da vâcibü't-tecellî gizler onu Hakk, nikâb içinde Ağyârına gösterir mi hurşîd didârını hiç o tâb içinde Güzelliğin ortaya çıkması gerekse de, gizler onu Hakk, bir örtü içinde Başkasına gösterir mi güneş, yüzünü hiç o parlaklık içinde... Ancak görünen kısımları müstesna, O zinetlerden dışa gelen örtülse bile görünmesi doğal olanı, bu hükümden müstesna ve başka bir hükme tabidir ki, bunlar örtünün dış tarafıyla el ve yüz zinetleridir. Çünkü örtünün kendisi de kadının bir zinetidir. Tabiîdir ki, bunun dışı görünecektir. El ve yüzün de, namazda görünmesi adettir. Ebu Davud'un Müsned'inde rivayet edildiği üzere, Peygamber Hz. Esma'ya "Ya Esma, kadın bülûğa erince ondan görülebilecek olan ancak şudur." buyurmuş ve kendi mübarek yüzüne ve avuç içlerine işaret etmişlerdir. İş yaparken, gerekli eşyayı tutarken ve hatta örteceğini örterken bile elin açılması gerekli olduğu gibi ,zarurî olan bakma ve nefes alma sebebiyle yüzün diğerleri gibi örtülmesinde zorluk vardır. Bir de şahitlikte, mahkemede, bir de nikahta yüzün açılmasına ihtiyaç vardır. Bundan dolayı zaruretler kendi miktarınca takdir olunmak üzere bunların açılmasında sakınca yoktur. Fakat bunlardan geriye kalanlarının açılması, görülmesi, bakılması haramdır ve nâmahremden örtülmesi gerektir. Buyuruluyor ki ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını, göğüslerini açık tutmayıp bu şekilde sımsıkı örtünsünler ve o halde bu emri yerine getirebileck baş örtüsü kullansınlar. Tefsircilerin nakline göre cahiliye kadınları da hiç baş örtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açığa çıkardı, zinetleri görünürdü. Demek ki, son zamanlarda asrîlik sayılan açık saçıklık böyle eski bir cahiliye âdeti idi. İslâm böyle açıklığı yasaklayıp baş örtülerinin yakalar üzerine örtülmesini emir ile tesettürü farz kılmıştır. Görülüyor ki, bu emirde tesettürün yalnız vacib oluşu değil, özel bir şekli de gösterilmiştir ki, kadın edeb ve temizliğinin en güzel ifadesi budur. Görülüyor ki bu emir ev içinde veya dışında diye kayıtlanmamıştır. Bu bakımdan mutlaktır. Ancak görünen istisna edildiği gibi, gizlenen zinetlere bakmanın helal olanları da istisna ile bu tesettürün, yani örtünmenin vacib oluşunun, nâmahreme karşı olduğunu anlatmak için bu vücubun kuvvetini ve önemini göstermek üzere bir daha tekid ile buyurulmuştur ki, öyle örtsünler ve zinetlerini açmasınlar, açık bırakmasınlar ancak kocalarına veya kendi atalarına, yani babalarına, dedelerine ki amca ile dayı da nikah düşmeyeceğinden bunlara dahildir veya kocalarının atalarına veya kendi oğullarına veya kocalarının oğullarına veya kendi erkek kardeşlerine veya erkek kardeşlerinin oğullarına veya kız kardeşlerinin oğullarına veya kendi kadınlarına; müminlerin kadınları, yani müslüman kadınlar veya hizmet veya sohbetlerinde özel yeri bulunan kadınlardır. Demek ki, özelliğini bilip tanımadıkları yabancı kadınlara da açılmaları caiz olmayacaktır. Önceki müfessirlerin çoğunluğu demişlerdir ki; müminlerin kendi kadınları demek, kendi dinlerinde olan müslüman kadınlar demektir. Bundan dolayı müslüman kadınları müslüman olmayan kadınlara açılmamalıdırlar. Fakat bazıları da bunu istihsane hamlederek müminlerin kadınları, hizmet veya sohbetlerinde bulunan gerek müslüman, gerek müslüman olmayan kadın cinsi demek olduğunu söylemiştir ki, Fahreddin Râzî buna "mezhep budur" demiştir. Önceki daha ihtiyatlı, bu ise daha uygundur. Veya ellerinin altında malik oldukları cariyelerine veya erkeklerden ırbe sahibi olmayan hizmetçilere, yani kadına ihtiyaç duymaz olmuş, şehveti kalmamış salihlerden ihtiyarlar veya bunaklar veya kadın işini bilmez, yalnız yemeklerinin fazlasından yemek için şunun bunun arkasına takılır miskinler güruhu veyahut erkekliği yok, yaratılıştan iktidarsız uşaklar; bunda hadım edilmiş ve mecbûbün, yani erkeklik uzvu kesilmiş olanların da dahil olacağını zannedenler olmuş ise de, Keşşâf Tefsiri'nde ve Ebu Hayyan'da zikredildiği üzere İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerine göre bunları istihdam etmek, tutmak, alıp satmak helal olmaz. Bunları tutmak selefin hiçbirinden rivayet edilmiş değildir. Çünkü bunda hadım etme gibi bir kötülüğe düşmeye teşvik vardır. Halbuki hadım etmek haramdır. Veya henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına. Buraya kadar zikredilen on iki istisnaya da bir dereceye kadar zinetlerini açabilirler. BİRİNCİSİ Kocalar için vücutlarının tamamına bakmak helaldir. Çünkü zinetten kasıt onlardır. İKİNCİSİ Zikredilen mahremlerine bilinen zinet yerlerinden yüz, el ve ayaklarla, iş ve hizmet anında açılan başını, saçını, kulaklarını, boynunu, kollarını ve inciklerini açabilir. Onların da bunlara bakmaları helaldir. çünkü yakınlıklarından dolayı birarada bulunmaları gerekir. Ve fitne düşünülemez. Fakat karnını ve sırtını göstermek caiz değil, arsızlıktır. ÜÇÜNCÜSÜ Erkeğin erkeğe karşı olduğu gibi kadının kadına karşı avreti de göbekten dize kadardır. Geri kalan kısmına bakması caizdir. DÖRDÜNCÜSÜ Erkeklerden kadına ihtiyacı kalmamış, cinsi güçten düşmüş hizmetkârların, etkilenmemek ve fitne düşünülmemek itibariyle bakmaları, mahrem olanların bakmasına benzer. BEŞİNCİSİ Çocuklar mükellef değildir. Ancak anlayış ve idraklerine göre edeb ve terbiye öğretilmesi gerekir. ALTINCISI Bu örtünme emri, esir cariyeler hakkında değil, hür olan müslüman hanımlar hakkındadır. İşte böyle hür kadınların, bu istisna edilmiş kimselerden başkasına zinetlerini göstermemeleri, kendi iffet ve korunmaları ve güzel geçimleri noktasından gayet önemli olduğu gibi, yabancı erkekleri etkilememek, günaha sokmamak, edeb ve iffet telkin etmek noktasından da çok önemli olduğundan, özellikle bu noktayı da düşündürmek ve tesettür emrinin kuvvet ve şumülünü bir daha hatırlatmak üzere, yürüyüş tavırlarının bile düzeltilmesi için buyuruluyor ki gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar, yani baştan ayağa örtündükten sonra yürürken de edeb ve vakar ile yürüsünler. Örtüp gizledikleri sunî veya doğal ziynetler bilinsin diye, bacak oynatıp ayak çalmasınlar, çapkın yürüyüşle dikkat nazarları çekmesinler; çünkü erkekleri tahrik eder, şüphe uyandırır. Fakat unutulmaması gerekir ki, kadının bu konuda başarısı daha önce erkeklerin iffeti ve görevlerine dikkati ve toplumda olanların gayreti ve özeni ile mütenasip, bunlar da Allah'ın yardımı ile ayakta durabilir. Onun için bu noktada Resulullah den bütün müslümanlara hitap ve erkekleri zikredip kadınları da içine alacak bir şekilde buyuruluyor ki Ve ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. Demek ki bozuk bir toplulukta kurtuluş ümid olunmaz, toplumun bozukluğu da kadınlardan önce erkeklerin kusur ve hatalarındandır. Bundan dolayı başta erkekler olmak üzere erkek dişi bütün müminler imana yaramayan ve cahiliyyet izleri olan kusur ve hatalarından tevbe ile Allah'a dönüp Allah'ın yardımına sığınıp emirlerine özen ve dikkat göstermelidirler ki, topluca kurtuluşa erebilsinler. O halde herkesin kurtuluşu bakımından iş sahipleri ve ilgili şahıslar şu emirlere de özen göstermelidir. Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR, Hak Dini Kur'ân Dili, Nûr Sûresi Tefsiri, Âyet, 31 İlgili haberler
Bu makalede Müslüman kadınların örtünmelerinin zorunlu tutulmasının altında yatan sebepler ortaya konulmaktadır. Örtünmeyi savunan Müslüman kadınların çoğu, bunun İslam'da zorunlu olmasının sebeplerinden habersizdir. Giriş Müslümanlara, müslüman kadınların örtünmelerinin sebebi sorulduğunda genellikle aşağıdaki veya yine bunlara benzer cevapları vermektedirler Allah'ın Kur'anda verdiği emre uyuyorlar; örtünmek Islam inancının gereğidir. Vücutlarını herkesin görebileceği şekilde sergilemek yerine, örtünerek ahlaklarını koruyorlar. Fakat nedenlerden ziyade, meseledeki asıl nokta örtünme zorunluluğunun Kur'an'a nasıl girdiğidir. Hadisleri inceleyerek, ilgili ayetleri şekillendiren olayları görebiliyoruz. Örtünme ile ilgili Kur'an ayetleri Diyanet İşleriMü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! Abdülbaki Gölpınarlıİnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar; kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babasından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut kendi malları olan kölelerden, yahut erkeklikten kesilmiş veya kudreti olmayan erkek hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların gizli hallerine vâkıf olmayan erkek çocuklardan başka erkeklere ziynetlerini göstermesinler; gizledikleri ziynetler, bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar ve tövbe edin hepiniz Allah'a ey inananlar da kurtulun, erin murâdınıza. Elmalılı Hamdi Yazır Mü'min kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar, ancak kendi kocalarına yâhud kendi babalarına kocalarının babalarına yâhud kendi oğullarına, yâhud kendi biraderlerine, yâhud kendi biraderlerinin oğullarına, yâhud hemşirelerinin oğullarına yâhud kendi kadınlarına yâhud kendi ellerindeki memlûklerine, yâhud ihtiyacı olmıyan erkeklerden uyuntulara, yahud henüz kadınların avretlerine muttali' olmıyan çocuklara, müstesna, gizledikleri ziynetleri bilin diye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler ki felâh bulabilesiniz Diyanet İşleri Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Abdülbaki Gölpınarlı Ey Peygamber, eşlerine ve kızlarına ve inananların kadınlarına söyle; dışarı çıkacakları vakit dışarıya mahsus elbiselerini giysinler; bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar ve Allah, suçları örter, rahîmdir. Elmalılı Hamdi Yazır Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına hep söyle cilbâblarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir gafûr rahîm bulunuyor Yukardaki ayetlerden ilki, kapanmanın amacının kadının güzelliğini yabancı erkeklerden saklamak olduğunu belirtir. İkincisi ise sebebin yolculuk esnasında sarkıntılık ve tecavüzü engellemek olduğunu vurgular. Bunlarla beraber, Müslüman erkekler için bu tür zorunluluklar ile ilgili herhangi bir bilgi bulamadık. Bunun nedeni ne olabilir? Bunun ne tür mantıklı açıklamaları olabilir? Kadının güzelliği o denli baştan çıkartıcıdır ki, erkekler kapalı olmayan bir kadın gördüklerinde kendilerine hakim olamaktadırlar. - Bu doğru olamaz, çünkü kadınlar yakın akrabaları ile beraberken kapanmak zorunda değildirler. Kadınlar erkekleri çekici bulmazlar - En ilgisiz insan bile bunun doğru olmadığının farkındadır. Kadın olmak, "aseksüel" olmak demek değildir. Kadınlar kendilerini erkeklere göre daha iyi kontrol edebilirler - Bu, söz konusu olan erkekler yalnız "müslüman erkekler"se doğru olabilir. Genel İslami yaklaşıma göre, örtünmemiş bir kadın cinsel taciz ve saldırıya davette bulunmaktadır. Herhangi bir garantisi olmamakla beraber. örtünmenin saldırı riskini azalttığına inanmaktadırlar. Bununla beraber; hadislere bakılarak, vahye yol açan nedenler incelendiğinde yukardaki sebeplerin hiçbirinin doğru olmadığı açıkça görülmektedir. Örtünme ayetleri belirli olaylara istinaden "indirilmiştir". Örtünme ile ilgili hadisler Ömer bin El-Hattab'in işe karışması Âişe Şöyle demiştir Nebiyy-i Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem'in zevcât-ı tâhirâtı, geceleyin kazâ-yı hâcete çıktıklarında Medîne'nin kenarında kâin Menâsı' nâm-ı mahalla kadar giderlerdi. Menâsı' denilen yer ise açık bir yerdir. Ömer radiya'llâhu anh Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem'e "Kadınlarını kapa yâni evden dışarıya çıkmaktan men' buyur." derdi de Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem onun dediğini vahye intizâren yapmıyordu. Nihâyet Ümmehât-ı Mü'minîn'den ... bir gece Yatsı ' namazı vaktinde çıktı. Sevde radiya'llâhu anhâ uzun boylu bir hâtun idi. Ömer, hicâb yâni tesettür-i nisvân emrinin nâzil olmasına o kadar harîs idi ki, ona "Yâ Sevde, bilmiş ol ki biz seni tanıdık." diye bağırdı. Bundan sonra Allâhu Teâlâ hicâb Âyetini inzâl etti. Aişe şöye demiştir 'Ömer bin El-Hattab Allah Resulüne "Eşlerinin örtünmelerini emretmesini" söyler dururdu. Fakat Peygamber bunu hiç yapmadı. Peygamberin eşleri El-Manasi'de yalnız geceleri hacet gidermeye çıkarlardı. Bir keresinde, iri bir kadın olan Zem'e kızı Sevde hacet görmek için dışarı çıkmıştı. Ömer bin Hattab onu gördü ve "Ya Sevde, bil ki tanınmamış değilsin" diye seslendi. Ömer'in böyle söylemesininin sebebi, Allah'tan dört gözle kadınların kapanmasına dair ayetler bekleyip durması idi. Böylece Allah Hicab ayetlerini gönderdi. Aişe demiştir ki Peygamberin eşleri gece inince Medine'nin dışına doğru hacet gidermek için çıkarlardı. Ömer bin Hattab o sıralarda sürekli "Allah Resulü, eşlerinizin örtünmelerini isteyiniz" demekte idi; fakat Peygamber bunu istememişti. Bir keresinde eşlerinden Zem'e kızı Sevde gece ihtiyacını gidermek için dışarı çıkmıştı. Oldukça iri yapılı bir kadındı. ömer ona seslendi ve dedi ki Ey Sevde, seni tanıdık. O bunu örtünme ile ilgili ayetlerin inmesi umudu ile yapmıştı Yüce Allah bi hadiseden sonra Hicab ayetini indirdi. Kısaca, hadislerde anlatılan olayların gerçekleşme sırası şu şekildedir Ömer Muhammed'den sürekli olarak kadınlarının örtünmeleri üzerine Allah'ın ayet indirmesini istemektedir. Herhangi bir vahiy inmez. Ömer bir gece Muhammed'in eşlerini hacet gidermek için çıktıkları sırada gizlice izler ve Sevde'ye adı ile, onu tanıdğını belirterek seslenir. Sevde utanç içinde evine döner ve Muhammed'e olan biteni anlatır. Allah Ömer'in uzun zamandır isteyip durduğu ayeti inderiverir. Elbette ki bu durum bazı soruları da beraberinde getiriyor Eğer Muhammed yalnızca Allah'ın sözlerini ileten bir elçi ise, neden Ömer örtünme vahiyleri için ondan istekte bulundu? Neden kendisi doğrudan Allah'a isteği ile ilgili dua etmedi? Ömer Muhammed'in karılarını takip edene kadar bu konuda hiçbir vahiy inmemişti. Ömer neden bu yolu izlemeyi uygun gördü? Bu şekilde başarıya ulaşacağını nerden biliyordu? Allah neden tuvaletteki mahremiyete, o andan itibaren dünyayaya gelip, yaşayacak ve ölecek tüm kadınların kapanmasını isteyecek kadar önem veriyor? Genel savunma taktiklerinden olan "Allah'ın bir sebep yaratması" iddiasının ortaya sürülmesini burada da görüyoruz. Savunuculara göre, Allah bu vahyi zaten indirecektir ve Ömer'i bunun için bir sebep yaratmak üzere kullanmıştır. Fakat bu durumdan Kur'an ve hadislerin herhangi bir yerinde söz edilmediğinden, bu savunmayı destekleyecek kanıt da yoktur. Bununla beraser, Ömer fikri kendisinin bulduğunu doğrular ve Allah'ın da onunla aynı fikirde olduğunu söyler. Allah Ömer'le aynı fikirde Ömer radiya'llahu anh'in şöyle dediği rivâyet olunmuştur Üç şey hakkındaki dileğim, Allahın vahyine tesâdüf etti. Yâhud Rabbim in vahyi ben im dileğim e muvâfık oldu 1 Yâ Resûla'llah Makam-ı İbrâhim'i namazgâh ittihâz etseniz, dedim. Bunun üzerine ... âyeti nâzil oldu 2 Yine ben Yâ Resûla'llah huzûrunuza maslahat îcâbı sâlih, fâsik kimseler giriyor. Kadınlarla görüşüyorlar. Ümmehât-ı Mü'minîn'e = mü'minlerin anaları olan kadınlarınıza örtünmelerini emretseniz, dedim. Bunun üzerine de Allah hicâb âyetini gönderdi. 3 Ömer der ki Bir kere Resûlullah'ın kıskançlık gösteren bâzı kadınlarına darıldığını duymuştum. Bunun üzerine onların yanına giderek Kadınlar! Ya bu hıçınlığa nihâyet verirsiniz, yâhud iyi biliniz ki Allah, sizin yerinize Peygamber'ine sizden daha hayırlı kadınlar verir, dedim. Nihâyet Peygamber`in kadınlarından birisinin Ümm-i Seleme`nin yanına varmıştım. Kadın bana Ey Ömer! Resûlullah kadınlarına öğüt veremez mi ki, sen onlara va'zetmeğe kalkışıyorsun? Öğüt vermeğe ne selâhiyetin var ki, burada bize akıl hocalığı ediyorsun? demişti. Bunun üzerine de Azîz ve Celîl olan Allah Ey kadınlar! Şâyet sizi Peygamber boşarsa onun Rabb'i gerektir ki Peygamber'ine sizlerden daha hayırlı öyle zevceler verir ki, onlar müsilm mü'min, itâatli, tevbekâr, ibâdetli, oruçlu, dul, bâkir kadınlardır meâlindeki âyet-i kerîmeyi gönderdi. Ömer anlatıyor Yâ Resûla'llah huzûrunuza maslahat îcâbı sâlih, fâsik kimseler giriyor. Kadınlarla görüşüyorlar. Ümmehât-ı Mü'minîn'e = mü'minlerin anaları olan kadınlarınıza örtünmelerini emretseniz, dedim. Bunun üzerine de Allah hicâb âyetini gönderdi. Ibn Ömer, Ömer'in şu şekilde dediğini aktarır Rabbim benimle üç konuda mutabıktır İbrahim'in Makamı, örtünme ve Bedir esirlerinin akıbeti meseleleri. Eğer Allah Muhammed'in çağdaşı insanlardan öneriler ve tavsiyeler alıyorsa, Kur'an nasıl evrenden bile önce varolan kutsal kitap olabilir? Bununla beraber, görünen o ki Ömer uslanmaz bir tuvalet gözcüsüdür, zira ayetler indikten sonra bile bu işe devam etmiştir. Ömer yeniden takipte Aişe anlatıyor Peygamberin kadınlarından Sevde -Hicâb âyeti nâzil olduktan sonra- bir lüzûm ve ihtiyâç üzerine evden çıkmıştı. Sevde iri yapılı bir kadındı. Bu cihetle onu vaktiyle bilenler çarşaf içinde de endâmiyle anlarlardı. Bu cihetle Ömer İbn-i Hattâb onu görünce onun evi dışına çıkmasına i'tirâz ederek - Yâ Sevde, iyi bil ki, Vallahi sen bizce tanınmamış değilsin. Düşünsene sen, ne cesâretle evinin dışına çıkıyorsun? dedi. Hazret-i Âişe rivâyetine devâm ederek der ki Bunun üzerine Sevde evine dönüp geldi. O sırada Resûlullah benim odamda akşam yemeğinde idi. Elinde de etli bir kemik vardı. Bu halde iken Sevde girdi ve - Yâ Resûla'llah! Bâzı hâcetim için evimden çıkmıştım. Ömer bana şöyle şöyle söyliyerek i'tirâz etti, diye şikâyet eyledi. Hazret-i Âişe der ki Bunun üzerine Allahu Teâlâ Resûl-i Ekrem'e vahiy gönderdi. Vahiy âsârı, Resûl-i Ekrem'den kaldırıldıktan sonra -ve elinde tutmakta olduğu et parçasını yere koymaksızın- Sevde'ye şöyle cevâb verdi - Siz kadınların lüzûm ve ihtiyâç üzerine mestûre olarak evlerinden çıkmalarına izin verildi, buyurdu." A'ise anlatıyor Sevde, örtü tüm kadınlara zorunlu kılındıktan sonra bir gün ihtiyaç gidermek için dışarı çıkmıştı. İri bir kadın olduğundan, onu önceden tanıyanların, örtünün altındakinin o olduğunu anlaması işten bile değildi. 'Ömer b. Hattab onu görünce seslendi Sevde, Allah'a ant olsun ki, kendini bizden saklayamıyorsun. Dışarı çıktığında buna dikkat et. 'A'işe devamla Sevde eve döndü. Allah'ın resulu benim evimde akşam yemeğini yemekteydi, elinde bir kemik tutuyordu. Sevde dedi ki Resullullah. Dışarı çıktığımda Ömer bana böyle böyle dedi. 'A'işe devamla Tam o sırada Peygambere vahyolundu, elindeki kemiği bırakmaksızın Sevde'ye şöyle dedi "İhtiyaçlarınızı gidermek üzere evden çıkmanıza izin verildi" Görünen o ki, dört gözle beklediği ayetlerin inmesi Ömer'i tatmin etmemiş; kadınların tamamen tanınamaz hale gelmesini istemektedir. Örtünmeyi mantığa uydurmak Müslümanlar ve İslam savunucularınca ortaya konulan genel iddia; örtünün, kadınları cinsel açıdan erkeklerin ilgisini çekmekten korumasıdır. Ünlü savunuculardan Dr. Zakir Naik bu iddiayı örtünme savunmasında ele alır. Bu iddiayı detaylı olarak ele almadan önce birkaç hadisi daha incelememiz gerekmektedir Aişe'nin anlatımıyla; Resûlullah'ın evine serbestçe gelip giden bir hadım vardı, hadım olmasından dolayı kadınlar kendisinden çekinmezdi. Resûlullah ber keresinde eve geldiğinde onun kadınlarından bazıları ile oturur ve bir başka kadının vücudunu; "göbeği önden bakınca dört kat, arkadan bakınca sekiz kat görünüyor" diyerek anlatır halde buldu. Resûlullah bunun üzerine böylelerinin bir daha yanlarına alınmamasını söyledi. Ondan sonra Resûlullah'ın eşleri hadımdan örtü ile ayrı durdular. Aişe anlatıyor Bir hadım arasıra Peygamber eşlerinin yanına giderdi. İnsanları onu cinsel ihtiyaçlardan arınmış sayarlardı. Peygamber günün birinde yanımıza geldiği sırada hadım da eşlerinden birine "Göbeği önden bakıldığında dört kat, arkadan bakıldığında sekiz kat görünüyor" diyerek bir kadının şeklini anlatmaktaydı. Peygamber bunu duyunca "Bu adamın bunları bildiğine göre kadının mahrem yerlerini gördüğünü" söyledi. Bundan sonra eşleri de ondan örtü ile ayrıldılar. "Koruma" iddiasının değerlendirilmesi Ayetlerin ilk olarak Muhammed'in karılarının tuvalete çıktıklarında, Ömer tarafından sözle taciz edilmeleri üzerine indirilmesi ve Muhammed'in kadınların hadım yanında bile örtünmelerini söylemesi göz önüne alınarak; diyebiliriz ki, örtü sadece kadınların fiziksel özelliklerini gizlemeye yaramaktadır. Hadımların cinsel arzuları bulunmayacağından, cinsel veya sözlü saldırı iddiası geçersizdir. Dikkat edilmesi gereken bir başka ilginç detay da, şimdiye kadar incelenen bütün hadis ve ayetler Müslüman erkeklerin Müslüman kadınları taciz etmesi üzerine temellenmesidir. Demek ki Allah inanan kadınları, inanan erkeklerden korumak için ilgili ayetleri indirmiştir. Genellikle gayrı müslim toplumlarda kadınlar örtünmeksizin ve her iki adımda bir erkek tacizine uğramaksızın toplum içinde bulunabilirler, fakat Mısır gibi örtünmüş olmalarına bakmaksızın kadın ve genç kızların her 200 metrede ortalama 7 defa tacize uğradığı [1][2] müslüman toplumlarda durum farklıdır. Buralarda, örtünmemiş kadınlar ya ahlaksızlık ile suçlanıp göz altına alınır, ya da Müslüman erkeklerin taciz ve saldırılarına maruz kalırlar. Ayrıca, Müslümanlar arasında yürütülen bazı araştırmalar örtünün saldırı ve tacize karşı bir koruma sağladığı inancının tamamı ile yanlış olduğunu göstermiştirkurbanların büyük çoğunluğu örtünenlerdir.[3] Böylece Naik ve diğer savunucularca örtünmeyi savunmak amacı ile ortaya atılan varsayımsal durumlar sadece Kur'an açısından değil, teknik olarak da İslam toplumlarında bile geçersizdir. Farklı örtü türleri 'Hicab ayetleri'nden bahseden başka hadisler de mevcuttur, fakat bunlar farklı türde örtülerle ve tabii ki bunları ortaya çıkartan vahiy sebebi olaylarla ilgilidir. Enes bin Malik anlatıyor Ben hicâb kıssasını herkesten iyi bilirim. Übeyd İbn-i Kâ`b bile bu vâkıayı bana sormuştu" diye şöyle anlattığı rivâyet olunmuştur Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Zeyneb Bint-i Cahş ile evlendiği gün -ki, Medîne`de tezevvüc etmişti- gün yükseldikten sonra nâsı yemeğe çağırmıştı. Yemekden sonra Resûlullah oturdu. Dâ`vetliler de kalkıp gitdikten sonra bâzı kimseler gitmeyip Peygamber`in yanında oturdular. Nihâyet Resûlullah kalkıp yürüdü. Ben de berâber gittim. Hazret-i Âişe`nin odasının kapısına kadar gitti. Sonra bu oturanların çıkıp gittiklerini sanarak geri döndü. Ben de berâber döndüm. Geldiğimizde bu misâfirlerin hâlâ yerlerinde oturdukları görüldü. Resûl-i Ekrem ikinci def`a geri döndü. Ben de berâber döndüm. Bu sefer onların kalkıp gittikleri görüldü. Bunun üzerine Resûlullah benimle kendi arasına bir perde gerdi. Bu sırada Hicâb âyeti inzâl olundu. Enes anlatıyor Peygamber ve Zeyneb binti Cash'ın evlenmesi üzerine ekmek ve etten oluşan bir ziyafet verilmişti. Ben de insanları ziyafete davet etmek üzere görevlendirildim. İnsanlar gruplar halinde gelip, yemeklerini yedikten sonra ayrılacaklardı ki bir başka grup gelip yiyebilsin. Bu şekilde dışarda hiçkimse kalmayana değin devam etti. Peygambere dışarda kimsenin kalmadığını söyledim, o da "artanları götür" dedi. Peygamber çıkarken, evin içinde sohbet etmekte olan 3 kişi kalmıştı. Peygamber öncelikle Ayşe'nin evine uğradı ve "Allah'ın rahmeti üzerine olsun" dedi, Ayşe de ona aynı şekilde karşılık verdi ve ekledi "Yeni eşini nasıl bundun? Allah seni kutsasın" Peygamber sırayla diğe eşlerini de dolaştı ve onlara da Ayşa'ye söylediklerini söyledi, onlar da Ayşe'nin söyledikleri ile cevap verdiler. Peygamber evine geri döndüğünde aynı 3 kişiyi hala otururken buldu. Peygamber pek çekingen olduğundan laf etmeksizin tekrar Ayşşe'in evine yollandı. Onu oturanların artık evi terk etmiş olduğundan haserdar edip etmediğimi hatırlamıyorum, ama eve döndüğünde benimle arasına bir perde çekti ve o sırada hicab ayeti indi. Enes anlatıyor Resûlullah Zeyneb binti Cash ile evlendiğinde bunu insanların tıka basa ekmek ve et yiyebilecekleri bir ziyafet vererek kutladı. Ziyafetten sonra çıkıp, her evliliğini sabahı yaptığı gibi sırayla diğer eşlerini ziyaret etti. Bu ziyaretlerde onlarle selamlaşır, iyi dileklerde bulunur ve onlar da aynı şikled cevaplarlardı. Evine geri döndüğünde, içerde iki adamın sohbet etmekte olduğunu görüp tekrar dışarı yöneldi. Bu iki adam Resulün tekrar dışarı çıktığını görünce hızla toparlanıp ayrıldılar. Resullullah'a onların çıktığını haber verip vermediğimi hatırlamıyorum, belki başkaları söylemiştir. Bunun üzerine geri döndü ve içeri girdiğinde benimle arasına bir perde indirdi, bundan sonra da Allah Hicab ayetini gönderdi. Enes bin Malik anlatıyor Resûlullah Medine'ye geldiğinde ben on yaşındaydım. annam ve teyzelerim beni Peygambere hizmet etmek üzere hep telkinde bulunurlardı, ben de ona 10 yıl kadar hizmet ettim. Peygamber öldüğünde 20 yaşındaydım ve kadınların örtünmesi üzerine olan Hicab ayetini herkesten iyi biliyordum. Bu ayet Resûlullah'ın Zeyneb binti Cash ile evlendikten sonra inmişti. Gün ağardığında Peygamber insanları ziyagete davet etti, geldiler, yediler ve gittiler, fakat bir kısmı gitmeyip uzunca bir süre daha orda kaldılar. Peygamber kalkıp dışarı çıktı, ben de onunla beraber ayrıldım ki, belki içerde kimse kalmayınca bu insanlar da çıkıp giderlerdi. Peygamber çıktınktan sonra Ayşe'nin evie gitti. Bir süre sonra evnidki insanların ayrılmış olacağına kanaat getirip evine geri döndü, ben de yine yanında idim. İçeri girdiğinde onların hala oturmakta olduğunu gördü ve tekrar çıkıp Ayşe'nin evine gitti. Bir süre sonra tekrar evine döndüğünde içerde kimsenin kalmadığını sonra Peygamber kendi ile benim aramza bir perde çekti ve Allah'tan hicab ayeti indi. Enes bin Malik aktardığına göre Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde o da on yaşındaymış. Diyor ki "Resûlullah'a 10 yıl boyunca hizmet ettim ve Hicab ayetinin indirilişine neden golayları herkesten iyi bilirim. Ubai b n Ka'b bana bunu hep sorardı. Ayat ilk kez Resûlullah'ın Zeyneb bint Cash ile evlenmesinden sonra indirilmiştir. Sabah Peygamber insanların gelip yemeklerin alıp çıkacakları bir ziyafet verdi, fakat gelenlerden bir grup olması gerekenden fazle kaldılar içere. Bunun üzerine Resûlullah kalkıp Ayşe'nin evine doğru yollanda, bin de ona Ayşe'nin evinin yanına kadar eşlik ettim. Bir süre sonra bu inlanların ayrılmaş olacağını düşünerek eve geri döndük, fakat onlar hala gitmemiş, içerde oturmaktaydılar. Peygamber tekrar çıkıp Ayşe'nin evine doğru yollandı, ben de yine eşlik ettim, bir süre sonra bu insanların ayrılmış olacaklarını düşünerek geri dndük ve içeri girdiğimizde gerçekten kimseyi bulamadık Bu sırada Allah Hicab ayetini indirdi ve Peygamber benimle kendi ve ailesi arasına bir perde çekti. Görmekteyiz ki, kişisel örtünün yanısıra, evin kadınlarını ziyaretçilerden ayıran, arkasını göstermeyen bir 'ev örtüsü' de gerekmektedir. Tabii yine bunun da bir durumdan kayraklanan vahiy ile olduğunu da görmekteyiz. Muhammed insanların evinde yemekten sonra uzun süre kalıp eşleri ile sohbet etmelerinden rahatsızlık duyuyordu, bu yüzden Allah araya girip, bundan sonra iletişim için arada bir perde olması gerektiği, dolayısı ile misafirlerin de uzun süre kalmasını engelleyecek ayetleri indiriverdi. Yukardaki ayetler bu makalede incelenen örtünme ile alakalı olmamakla beraber; durumlara ve ihtiyaçlara uygun ayetler inivermesi mavhumunu göz önüne çıkarmak ve ayrıca Kur'an'da geçen hicab/örtü kavramının her zaman aynı şeyden bahsetmediğini ortaya koymak amacı ile ele alınmıştır. Sonuç Günümüzde Müslüman kadınların örtünmelerinin nedeni inanç veya dindarlıkları değildir. Saçı ve yüzü örtmeyi ahlaki sebeplere bağlamak da mümkün değildir, zira Müslüman erkekler saç veya yüzlerini örtmezler. Örtünmelerinin tek nedeni Muhammed'in sahabelerinden Ömer bin El-Hattab'ın Muhammed'den Allah'ın kadınların örtünmeleri üzerine ayetler indirmesini istemesidir. Muhammed Ömer'in isteği ile ilgilenmeyince, Ömer Allah'tan konu ile ilgilenmesini dilememiştir. Bunun yerine ayetleri alabilmek için konuyu Muhammed'in kişisel meselesi haline getirmesi gerektiğinin farkındadır. Bunu sağlayabilmek için de Muhammed'in karıları tuvalete çıktıklarında onları takip eder ve onlara da takip edildiklerini sözle farkettirir. Muhammed olydan haberdar olunca, Ömer'in uzun zamandır isteyip durduğu ayetler Allah tarafından gönderiliverir. Ömer gerçekte ayetlerin nerden gelmekte olduğunun farkındadır; bu yüzden başarıya ulaşmak için Allah'a dua edip ayetleri dilemek yerine, Muhammed'in karılarını taciz etmeyi seçer. Örtünme ayetlerine neden olan olaylar zinciri gülünç olsa da, bugüne kadar görülen etkileri malesef öyle değildir. Örtünme zorunluluğu, müslüman erkeğin kendini kontrol etmesi sorumluluğunu da kadınların üstüne yıkmakla kalmamış, örtünmeyen bir kadına karşı hareketlerinin sorumluluğundan da kurtarmıştır. Özdenetim yoksunluğu erkeklere özgü bir durum değildir; zira örtünen kadınların pek rastlanmadığı islam dışı toplumlarda erkeklerin kendini kontrol edememe gibi sorunları bulunmamaktadır. Örtünmenin amacı, açıkça görüldüğü üzere, kadınların -kadınların örtüler ardına hapsedilerek toplumdan soyutlanıp, toplumsal ve ahlaki dengeyi erkek yararına bozarak ortaya çıkartılan - erkek baskısı ve saldırganlığından korunmalarıdır. İlgili sayfalar Türkçe Makaleler Articles in Turkish Çeviriler Bu sayfanın ayrıca İngilizce ve Fransız sürümü de mevcut. Diğer dillerdeki sürümler için sol taraftaki kolona göz atabilirsiniz. Dış Bağlantılar Niqab According to Quran and Sunnah - Muslim site Islamic Hijabs, Nun's Habits and the Hijab Paradox - Islamo-Criticism Referanslar ↑ Egypt’s NCW chief says women harassed 7 times every 200 meters - GhanaMed, September 6, 2012 ↑ Manar Ammar - Sexual harassment awaits Egyptian girls outside schools - Bikya Masr, September 10, 2012 ↑ Magdi Abdelhadi - Mısır'ın kanseri cinsel taciz - BBC News, July 18, 2008
Kur’an’da Örtünme - Başörtüsü Sayfa Başlıkları Allah'a İman Ne Demektir? Başörtüsü Ayetleri Cilbab Ayeti Başörtüsü Tesettür Neden Farz? New York'ta 5 Saat Kotla 5 Saat Tesettürlü Yürüyen Kadın Cilbab Ayetinin İniş Sebebi Nur suresi 31 ayette başörtüsü kelimesi geçiyor mu? Emir başa mı? Günümüzde Kur'an ve sünnete göre tesettür nasıl olmalı? Ahzap 59 Kur'an'da "Başörtüsü" Kelimesi Yok Diyenlere Cevap Saçların bir kısmını açıkta bırakan bir örtü tesettüre uygun mudur? Başörtüsü Farz Değildir Diyen Tefsirler ★★★ Allah'a İman Ne Demektir? Allah’a iman etmek, Allah’a inanmak ve bir kabul etmek değildir. Allah’a iman etmek Allah’a teslim olmaktır. Bir şey yapmamızı istediyse yapmaktır. Başötüsü konusunda hem yanlış bilgilendirme hem de Allah’a teslim olamama problemi var. Bazı hocalar “başı örtmeye gerek yoktur, göğüs ve boynu örmek yeterlidir” diyor. Gerekçeleri ayette geçen başörtüsü anlamına gelen hımar kelimesinde “baş” ifadesi yok diyorlar. Bir eşya hangi organ için kullanılıyorsa o organın adı eşyayı ifade eden kelimede olması zorunlu mudur? Mesela çorap. Ayak çorabı diyor musun? Kadınların Anadolu’da başlarını örttükleri yemeni, yaşmak, yazma gibi kelimelerin hiç birisinde “baş” ifadesi yoktur. O zaman bazı hocaların hımar kelimesinde “baş” ifadesi yok söylemi delil değildir. Zaten böyle delil olmaz. Bir kelime kullanıldığı dilde ne anlama geliyorsa anlamı odur. Arapça bir kelimeyi Türkçe düşünüp anlam bilgisi yazamazsın. Arapça düşünmen gerekir. İnuitler’in ya da Kızılderililer’in günlük dillerinde kullandığı kelimeleri Türkçe düşünüp bu kelimeler şu alama geliyor diyemezsin. Böyle dillerin bazı kelimelerinin bizim dilimizde karşılığı olmayabilir bile. Arapçada hımar kadının başörtüsüne verilen isimdir. Bu kelimeden türettikleri hamr kelimesini sarhoşluk veren içkiler için kullanmışlar. Sarhoşluk aklı örttüğü için alkollü içeceklere hamr demişler. Buradan bile hımarın başı örten anlamı olduğu belli. Başı örten anlamı olmasaydı içki için aklı örten anlamı türetilmezdi. Hımar sadece boynu örten anlamına gelseydi türetilen hamr da boynu örterek sarhoş eden anlamına gelirdi. Böyle bir şey mümkün değil. Akıl boyunda değil, başta. Hımar başı örten anlamı olmalı ki aynı yerde olan aklı için hamr aklı örten kelimesi türetilsin. İslam erkeklerin kadınları taciz, rahatsız etmesinin önüne geçecek tedbirler getirmiştir. Onlardan biri bakışları kontrol etmektir. Allah hem erkeklere hem de kadınlara bakışlarını kontrol etmelerini söylemiş. Nur Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım Nahl 98 30. Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar[1*]; ferçlerini kolları ile bacakları arasındaki organlarını[2*] korusunlar. Onları daha da geliştirecek olan budur. Allah, yaptıkları şeyin iç yüzünü bilir. [1*] Bu ve bundan sonraki âyet, kadın ile erkeğin, sosyal hayatta ayrıştırmak için değildir. Çünkü verilen selamı, cinsiyet ayrımı olmadan daha iyisiyle almak emredilmiştir Nisa 4/86 Ama bakışlar, en etkili iletişim aracı olduğundan dikkatli olmak gerekir. Bunun en kestirme yolu göz bebeklerini büyültecek şekilde bakmamaktır. [2*] Ferc, iki kolun arası ile iki bacağın arasındaki organlardır. Lisan'ul-arab 31. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar; ferçlerini kolları ile bacakları arasındaki organlarını korusunlar. Güzelliklerinden [1*] görünen kısım [2*] dışındakileri açmasınlar. Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elleri altında bulunan esirler, kadına ihtiyacı kalmamış erkekler ve kadınların edep yerlerine ilgi duymayan küçük çocuklar dışında hiç kimseye süslerini açmasınlar. Gizledikleri güzellikleri bilinsin[3*] diye ayaklarını farklı şekilde yere basmasınlar. Müminler, hep birlikte Allah’a yönelin ki umduğunuza kavuşasınız. [1*] Güzellik diye meal verdiğimiz kelime ziynet = الزينة’tir. Bazıları bunun, dış elbise veya süs olduğunu söyler. Dış elbise, hem kadının hem erkeğin zinetidir. A’raf 7/31 Süs eşyasının takılması da yasak değildir. A’raf 7/32 Kadın, insanlar için ziynet kılındığından Al-i İmran 3/14 bu ayetteki ziynet, kadına ait güzelliklerden başkası olamaz. Âyette geçen “gizledikleri ziynetleri” ifadesi de bu anlamı destekler. Çünkü kadın, vücudu örtülü olduğu halde dans ederek, oynayarak, sesiyle veya yürüyüşüyle gizli güzelliklerinin bilinmesini sağlayabilir. [2*] “görünen kısım”ifadesinin başörtüden önce geçmesinden, yüzün görünen güzelliklerden olduğu anlaşılır. [3*] Kadın, ayağını farklı şekilde yere basarak sağa-sola eğilip güzelliklerini göstermeye çalışabilir. Bu ayet kadınların, erkekler karşısında bu gibi davranışlarını da yasaklamıştır. Cilbab Ayeti Üstteki ayette kadınların kapalı bir ortamda örtünmesinin nasıl olması gerektiği ve başörtülerini kimlerin yanında açmalarının serbest olduğu anlatılıyor. Alttaki ayette de kadınların dışarı çıkarken nasıl giyinmelerini söyleniyor. Ahzab Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım Nahl 98 59. Ey Nebî! Eşlerine, kızlarına ve inanıp güvenenlerin kadınlarına söyle de cilbablarını büyük başörtülerini[*] üzerlerine yaklaştırsınlar. Bu, namuslu olduklarının anlaşılarak incitilmemeleri açısından daha uygundur. Allah bağışlar, ikramı boldur. [*] Cilbab, dış giysiden küçük, başörtüsünden büyük örtüdür. Kadın onunla başını ve göğüs bölgesini örter. Lisan’ul-arab Kelime dış giysi anlamında da kullanılır ama burada ona büyük başörtü dışında anlam verilemez. Çünkü dış elbiseyi vücuda yaklaştırma diye bir şey olmaz. Ama büyük başörtü vücuda yapıştırılmazsa açılır, göğüs, boyun ve saçlar ortaya çıkar. Âyetteki “daha uygun= أَدْنَى ifadesi de başörtüsü hımar ile cilbabı karşılaştırmaktadır. Yakaları kapatacak şekilde örtülen başörtüsü, kötü niyetli erkeklerin rahatsız edici davranışlarını engeller. Ama hem başı hem de göğüs bölgesini örten bir örtü onların beklentilerini büsbütün ortadan kaldırır. Başörtüsü Tesettür Neden Farz? üstteki ayette koyu cümle bu sorunun cevabı; "Bu, namuslu olduklarının anlaşılarak incitilmemeleri açısından daha uygundur." Burada başı açık kadılar daha az namuslu tesettürlü kadınlar daha çok namuslu diye bir şey söz konusu değil. Olay bu değil. Allah kadınlar dışarıda erkekler tarafından rahatsız edilip, incitilmesin diye başörtüsünü tesettürü farz kılmış. Haberlerde erkeklerin açık, kısa, dar vs giyinen kadınlara sözlü saldırıdan tecavüze kadar şiddet uyguladığını görüyoruz. Bu, az gelişmiş erkeklerin gördüğü hoşlandığı kadından beklenti içine girmesinden kaynaklanıyor. Ama bir kadın tesettürlüyse böyle tacizlere çok çok daha az maruz kalıyor. Az gelişmiş erkeler tesettürlü kadınları da taciz edebilir. Bu ayrı bir şey. Burada önemli olan; Allah, bir nevi kadınları koruma altına almış. Bunun denemesini yaptılar. New York'ta 5 Saat Kotla 5 Saat Tesettürlü Yürüyen Kadın Ahzab 59'da ki Bu, namuslu olduklarının anlaşılarak incitilmemeleri açısından daha uygundur ifadesinin ne anlama geldiğini göstermek için bir video göstereceğim. New York'ta Manhattan bölgesinde bir kadın önce kot-tişört ile sonra da tesettürle geziyor. Kot tişörtle gezerken erkekler laf atıp arkadaşlık için ısrar ediyor ama tesettürlüyken kimse rahatsız etmiyor. Ayette geçen şey budur. Video açılmazsa alttaki linke tıkla. New York'ta 5 saat kotla 5 saat tesettürlü yürüyen kadın Cilbab Ayetinin İniş Sebebi Ahzab suresindeki dışarı çıkarken kadınların cilbablarını üzerilerine almasını söyleyen ayet Medine’de erkeklerin kadınların peşine düşüp rahatsız etmeleri üzerine indi. Alttaki alıntıyı Abdülaziz Bayındır’ın Başörtüsü ve Örtünme makalesinden aldım İslâmiyet’ten önce Araplarda örtünme adeti yoktu. Kadına saygı gösterilmez, kadınlar da erkeklerden sakınmazlardı. Başörtülerini enselerine bağlar veya geriye doğru bırakırlardı. Yakaları önden açılır, boyunları ve gerdanlıkları ortaya çıkar, süsleri gözükürdü. Erkeklerin ilgisini çekmek için süslenen, açık saçık kıyafetler giyinen, bakışlarıyla ilgi toplamaya çalışan düşük ahlaklı kadınlar da vardı. Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1936, C. IV, ve C. V, Nur Suresi 31, Ahzab 59. Evlilik dışı ilişkiler peşinde koşan bir kısım erkekler, kadınların arkasına takılır ve onları zan altında bırakırlardı. Fahreddin er-Râzi Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer öl. 606 h. /1210 m. et-tefsîr’ül-kebîr, Mısır, C. XXV, Ahzab 59. Örtünme ile ilgili emirler Ahzab Suresi ile Nur Suresi’ndedir. Her iki surenin de Medine-i Münevvere’de indiği hususunda tam bir görüş birliği vardır. el-Kurtubî Muhammed b. Ahmed elEnsârî öl. 671 h. /1273 m., tahkik eden Ebu İshak İbrahim Etfiş, el-Cami li Ahkam’il-Kur’an, Kahire 1387 h. 1967 m. C. XII, ve C. XIII, İslâm’ın bir çok emir ve yasağı gibi örtünme emri ile buna ilişkin yasaklar da Medine-i Münevvere’de gelmiştir. Kadınlar Medine-i Münevvere’de de günahkâr erkekler tarafından rahatsız ediliyorlardı. Durum Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem’e şikayet edilince Ahzab Suresi’nin 59. ayeti nazil oldu. elKurtubî, Ahzab 59. Ey Nebî! Eşlerine, kızlarına ve inanıp güvenenlerin kadınlarına söyle de cilbablarını büyük başörtülerini üzerlerine yaklaştırsınlar. Bu, namuslu olduklarının anlaşılarak incitilmemeleri açısından daha uygundur. Allah bağışlar, ikramı boldur. Yazının devamını Abdülaziz Bayındır’ın Başörtüsü ve Örtünme makalesinden okuyabilirsin. Altta makalenin linkini, pdf halini görebilirsin. Veya alt taraftaki videoları dinleyebilirsin, seçim senin. Basörtüsü ve Örtünme Makalesi Basörtüsü ve Nur suresi 31 ayette başörtüsü kelimesi geçiyor mu? Emir başa mı? 6 Dakika Günümüzde Kur'an ve sünnete göre tesettür nasıl olmalı? Ahzap 59 8 Dakika Kur'an'da "Başörtüsü" Kelimesi Yok Diyenlere Cevap 9 Dakika Saçların bir kısmını açıkta bırakan bir örtü tesettüre uygun mudur? 4 Dakika Başörtüsü Farz Değildir Diyen Tefsirler 4 Dakika
örtünme ile ilgili ayetler elmalılı hamdi